YENİ LATİN AMERİKA SİNEMASI
Tematik olarak yeni Latin Amerika sineması toplumsal
konulara çok bağımlıdır. Filmler toplumu tarihiyle, sorunlarıyla,
gelenekleriyle, krizleri ve değişimleri ile vermeye çalışır. Yeni Latin Amerika
sineması toplumsal bir sinemadır. Krizlerin bunalttığı bir toplumun ürünüdür ve
bu krizler en çok sinemada karşımıza çıkar. Yeni Latin Amerika sineması insan
dramaları üzerine durur (Gutierrez, 2003: 24). Günlük hayatın gerisindeki
sosyal ve politik geçmişi aydınlatmaya çalışır (Rangil, 2001: 7). Toplumun
çeşitli kesimlerinden krizlerle şekillenmiş ve değişmiş insanların hikâyelerini
anlatır. Kişisel, siyasi ve sosyal sorunlar yeni sinemanın tematik içeriğini
oluşturmaktadır (Johnson, 2005: 19).
Sinemanın yeniden yükselişe geçmesiyle birlikte bilinen
türlerde filmler yapılmaya başlanır. Mesela, Brezilya’da ünlü eşkıyaların
hayatlarını anlatan filmler
çekilir (Dennison, 2000: 131). Meksika’da ise son 10 yılda
kilisenin ve devletin eleştirisi yapan filmlerin sayısı artar (Guazar, 2003:
16). Bu türleri bütün Latin Amerika’da çocuk filmleri ve komediler takip eder
(Dennison, 2000: 132). Yeni Latin Amerika sineması seyirciyi salonlara çekmek
zorundadır ve seyircinin istediği türlere doğru bir yöneliş söz konusudur.
Animasyon, çocuk filmleri, tarihi dramlar, komediler, romantik komediler, kent
dramaları, edebi uyarlamalar, sosyal eşkıyalık filmleri, politik, dedektif,
belgesel, deneysel filmler yeni Latin Amerika sinemasının en çok film ürettiği
türlerdir (Johnson, 2005: 18). Ticariden deneysele, bilimkurgudan belgesele ya
da karma türlere kadar film üretilir (Nagip, 2003: xviii).
Yeni Latin Amerika sinemasını tematik olarak kategorilere
ayıracak olursak birkaç başlık altında toplayabiliriz. İlk başta, “geçmişle
hesaplaşma filmleri” ya da “toplumsal hafıza sineması” diyebileceğimiz yapımlar
gelir. Ardından, yoksulluk ve yoksunluk filmleri yer alır. Bu filmler kırsal
kesimdeki ya da kentlerde, gecekondularda, işsizlik ve şiddetle birlikte
yaşanan yoksulluğu anlatırlar. Gecekondu ve şiddet ilişkisi, yeni Latin Amerika
sinemasının en önemli konusudur. Latin Amerika gençliğinin sorunlarını anlatan
filmler de ayrı bir kategori oluşturabilir. Tarihi dramalar, fazla film
üretilen türlerden bir diğeridir. Son olarak toplumsal sorunlara odaklanan
filmlerden söz edilebilir. Bütün filmler toplumun sorunlarına odaklanırken bazı
filmler geleneksel ya da yeni oluşan sorunlar üzerine yoğunlaşmaktadır.
Toplumların yaşadığı bunalımlar ön plandadır.
Geçmişle Hesaplaşma Filmleri
“Toplumsal hafıza sineması” ya da geçmişle hesaplaşma yeni
Latin Amerika sinemasının en fazla ilgilendiği temaların başında gelmektedir.
Arjantin ve Şili sineması 1970’lerde yaşanan diktatörlük dönemlerine ilgisini
artırmıştır. Diğer ülke sinemalarındaysa tarihlerinin çeşitli dönemleriyle
ilgili filmler yapılmaktadır. Bu filmler çekildikleri ülkelerin tarihlerine
ışık tutmakta ve uzun yıllar boyunca sinemada sansür yüzünden gösterilemeyen
tarihsel olayları perdeye yansıtmaktadır. Latin Amerika tarihinde resmi
söylemin reddettiği birçok konu sinema sayesinde gündeme gelmiştir. Sinema,
resmi tarih söyleminin dışına çıkmanın olanaklarını sunmaktadır. Bu filmler,
devlet tarafından dayatılan gerçeklere karşı filmler olarak anılabilir (Rangil,
2001: 8).
Toplumsal hafıza filmleri bir yandan belgesellerle karşımıza
çıkarken, diğer yandan kurmaca filmler de bu konularda yoğunlaşmaktadır. Şili
yapımı Milli Stad ve Arjantin yapımı Raymundo gibi belgeseller, Patricio
Guzman’ın belgeselleriyle beraber 1970’lere ışık tutan yapımlar arasındadır.
Konulu filmler içinde ise Şili yapımı Machuca, 1973’e dönerken, Arjantin yapımı
Olimpo Garajı (Garage Olimpo, Arjantin, Marco Bechis, 1999), Kamcatcka ve
Kızkardeşler 1970’ler Arjantin’ini anlatan çok sayıdaki film arasında yerlerini
alırlar. Kardeşler (Figli/Hijos, Marco Bechis, Arjantin, 2001), Daha Az Kötü
Bir Dünya (Un Mundo Menos Peor, Alejandro Agresti, Arjantin, 2004) ve Esaret
(Cautiva, Gaston Biraben, Arjantin, 2003) ise 1976’nın açtığı toplumsal
sorunların günümüze kadar olan uzantıları üzerine duran yapımlardır. Latin
Amerika’da geçmişle hesaplaşma sadece 1970’lerin
darbeleriyle hesaplaşma şeklinde olmamaktadır. Bir başka
Arjantin filmi Ateşle Aydınlanmış (Iluminados por el Fuego, Tristan Bauer,
2005) ise Arjantin ve İngiltere arasında yaşanan Falkland savaşı üzerinedir.
Brezilya filmi Olga (Jayme Monjardim, 2004) 1930’larda yaşanan baskıcı dönemi
peliküle aktarırken, Meksika yapımı Masum Sesler (Voces Inocentes, Luis
Mandoki, Meksika, 2004) 1980’lerde El Salvador’daki iç savaşları ve gerilla
mücadelelerini anlatır.
Milli Stad, Şili’de 1973 askeri darbesi sonrası yüz binlerce
insanın içine kapatıldığı stadın adıdır. Bu belgesel bu insanlardan hayatta
kalanlarla yapılan görüşmelerden oluşmaktadır. Milli Stad’ın çekilmesi sansür
yasalarının hafiflemesinden sonra olabilmiştir. Aynı döneme odaklanan bir diğer
film olan Machuca ise 1973’te Şili’de yaşanan darbenin öncesinde, toplumun
çeşitli kesimlerini ve karşıt siyasi kutupları ele alır. Şili’de 1973 darbesini
ve getirdiklerini doğrudan anlatacak filmler yapılması için 2003’te sansür
yasasının tamamen kalkmasını beklemek gerekmiştir. Machuca darbe öncesini ve sonrasını
anlatan Şili yapımı ilk sinema filmidir.
Olimpo Garajı ve Kamcatcka Arjantin’de 1976 darbesi
sırasında olanları doğrudan anlatan filmlerdir. Olimpo Garajı’nda darbe sonrası
polislerin keyfi hareketleri, işkenceleri ve darbe sonrasında Arjantin’in değişen
toplumsal yapısı üzerine durulur. “Kirli Savaş” yıllarındaki işkenceler gözler
önüne serilir. İşkenceci polislerin halkın malvarlığına el koyması, keyfi
davranışları sergilenir. Kamcatcka’da ise o dönem yakalanma korkusuyla yaşayan
bir ailenin durumu gösterilmektedir.
Yakalandıktan sonra ne
olacağı belli değildir
ve bu insanlar
gerçekten bir suç işleyip işlemediklerini bilmemektedir. Ama
o dönem Arjantin’de mahkum edilmek için suç işlemeye gerek yoktur ve filmin
kahramanları da çocuklarını ailelerine teslim ettikten sonra meçhul bir
geleceğe doğru giderler.
Kardeşler’de Marco Bechis kayıp çocuklar sorununa
değinmiştir. Kardeşler, Marco Bechis’in Olimpo Garajı’ndan sonra 1970’lere
döndüğü filmdir. Arjantin’de resmi söylemde olmayan bazı gerçekler
irdelenmektedir. 1976 yılında birçok kişinin uçaklardan denize atılarak
öldürüldüğü ve yeni doğan çok sayıda çocuğun ailelerinden koparılarak evlatlık
olarak verildiği söylenmektedir. Kardeşler’de, bu uçakların pilotlarından
birisinin evlatlık aldığı çocuğuyla, aradan geçen 20 yıl sonunda yaşadığı
İtalya’da, çocuğun ikizi olduğunu iddia eden birinin ortaya çıkması ile her
şeyin altüst olması anlatılır. Bir yandan ikiz kardeşini arayan Rosa’nın
hikâyesi ve kardeşi zannettiği Javier’in evlatlık olduğunu anlaması, diğer
yandan Arjantin’in 2000’lerde yaşadığı ekonomik bunalım ve toplumsal isyanlar
filmin ana konularını oluşturur. Esaret’de, aynı konulara değinmektedir. Film,
diktatörlük sonrasında kurulan resmi bir kurumun bulduğu ve gerçek ailesine teslim
ettiği çocuklardan birisinin gerçek hikâyesinden yola çıkılarak yapılmıştır.
Filmin sonunda verilen istatistiki bilgiler kaybolan çocuklardan sadece çok az
bir kısmının bulunabildiğini göstermektedir. Daha Az Kötü Bir Dünya, 1976’da
hapse girmiş ve işkence görmüş bir adamın hapisten çıktıktan sonra kendine yeni
bir hayat kurup geçmişi unutma çabasını anlatır. Ailesinin öldüğünü zannettiği
kişi, kendine başka bir geçmiş uydurarak yeni bir hayat kurmuştur, ama kişisel
olarak da toplumsal olarak da geçmişten kaçmak imkânsızdır.
1970’lerin dışındaki tarihsel dönemlere odaklanan filmler
arasında Ateşle Aydınlanmış, Olga ve Masum Sesler sayılabilir. Ateşle
Aydınlanmış, bir yandan evrensel bir tema olan savaş karşıtlığını öne
çıkarırken, diğer yandan Falkland savaşı sonrası bu savaşa katılan askerlerin
yaşadığı toplumsal travmaları ele alır. Olga ise, 1930’larda Vargas iktidarı
sırasında, daha sonra başkan yardımcılığına kadar yükselecek olan Komünist
Parti’nin liderlerinden Carlos Prestes ve onun Alman eşi Olga Prestes ile
ilgili bir filmdir. Devlet tarafından aranılan Carlos Prestes’in eşi Olga
yakalanır ve hamile olmasına bakılmaksızın Almanya’ya iade edilir. 1930’ların
Latin Amerika iktidarları, Vargas ve Peron örneğinde olduğu gibi, Alman
Faşizmine yakındır ve benzeri baskı iktidarlarını kendi ülkelerinde de kurmak
istemektedir. Masum Sesler daha yakın bir dönemle ilgilenmektedir. Filmde,
1980’lerde El Salvador özelinde diğer Orta Amerika ülkelerinde de yaşanan iç
savaşlar anlatının merkezinde yer alır. Avrupalı ve bazı Kuzey Amerikalı
yönetmenlerin de sıkça değindiği bu bölge, 11–12 yaşlarında asker olmak zorunda
bırakılan ya da askerden kaçıp gerilla olan ve o yaşlarda arkadaşlarıyla karşı
karşıya gelen çocuklar üzerinden anlatılmaktadır.
Yoksulluk Filmleri
Yeni Latin Amerika sineması ekonomik krizlerin ürünü ve toplumu yansıtan bir sinema olarak yoksulluğun çeşitli biçimlerini perdeye getirmektedir. Latin Amerika toplumları yoksulluk içinde yaşamaktadır ve yoksul sınıfların yanında orta sınıflar da yoksullaşmaktadır. Yoksulluk filmleri kırsal yoksulluk ve kentsel
yoksulluk filmleri olarak ikiye ayrılabilir. Kırsal
yoksulluk filmleri, 1960’lara benzer biçimde toplumsal ayrımdaki eşitsizlikten
çıkan ve verimsizliğin ürünü olan yoksulluğun gösterilmesidir. 1960’larda
yerlilerin yoksullukları üzerine Jorge Sanjines’in filmleri, yine topluma
egemen olan yoksulluk üzerine Cinema Novo filmleri önemli örneklerdir. Ancak,
1960’lardan farklı olarak, yeni filmler çözüm üretmez, var olan durumu
göstermeye çalışırlar. Kentsel yoksulluk filmlerinde ise bir yanda gecekondu
filmleri yer alırken, diğer yandan da işsizliğin artmasıyla yoğunlaşan
yoksullaşma filmleri yer almaktadır. Bütün gecekondu filmlerinde yoksulluğun
çeşitli biçimleri gösterilirken, yoksulluk ve gecekondulaşma genel olarak
şiddetle beraber perdeye getirilir.
Kırsal yoksulluk filmlerine Dünyanın Ortası (O Caminho das
Nuvens, Vicente Amorim, Brezilya, 2003), Masalcılar (Narradores de Jave, Eliane
Caffe, Brezilya, 2003) Arjantin Hikâyeleri, Küçük Cennet (El Cielito, Maria
Victoria Menis, Arjantin, 2004) ve Mutlu Ol (B-Happy, Gonzalo Justiniano, Şili,
2003) örnek olarak gösterilebilir. Bunun yanında yoksullaşma filmlerine ise
Avellaneda'nın Ayı, Anneyle Görüşmeler (Conversaciones con Mama, Santiago
Carlos Oves, Arjantin, 2004), Başka Çıkış Var mı (Proxima Salida, Nicolas
Tuozzo, Arjantin, 2004) ve Kimse Kolonel'e Yazmıyor örnek oluşturmaktadır.
Son dönem Brezilya sinemasında yeniden sertaonun ağırlığı
görülmektedir. Temel problematik sertaonun yoksulluğudur, sertaonun inançları,
gelenekleri gibi konular ikinci plandadır. 1960’lardan farklı olarak sertao
romantik bir biçimde ele alınmaktadır. 1960’ların şiddet içinde ve dayanılmaz
sertaosunun yerini masum, sert
ama saf bir sertao almıştır (Bentes, 2003b: 126). Dünyanın
Ortası ve Masalcılar Brezilya yapımı filmlerdir. Her iki filmde sertao
bölgesinde geçer. Dünyanın Ortası’nda yoksul bir aile yoksulluktan
kurtulabilmek için sertaodan kaçmaya çalışmakta ve kendilerine bir aylık
yetecek kazancı sağlamak için Brezilya içinde seyahat etmektedir. Masalcılar’da
yoksulluk doğrudan göz önünde değilken, kırsal bir alanın hayatı gösterilir. Bu
kırsal alanda yaşayan insanların hepsi yoksulluk içindedir. Güneşin Arkasında,
Latitude Zero (Bolluk Sıfır, Toni Venturi, 2001) Ben, Sen, Onlar (Eu Tu Eles,
Andrucha Waddington, Brezilya, 2000) gibi filmlerde sertao topraklarında geçer.
Bu filmler Cinema Novo’ya benzer biçimde sertaonun yoksulluğuna odaklanırken,
farklı olarak ve özellikle günümüzde geçen filmlerde çözüm üretmeye ya da
sertaoyu anlamaya çalışılmaz. 1960’larda sosyal bölünmelerin ve çelişkilerin
ortasında gösterilen sertaonun bu yapısı yeni sinemada gösterilmemektedir
(Oricchio, 2003: 153). Yoksulluktan ve sertaodan kaçışın tek yolu olarak o
bölgeden uzaklaşmak gerektiği vurgulanır. Cinema Novo’da sertaoda çözüm arayan
insanlar, eşkıyalar, Mesih benzeri dinsel kişilikler yeni sinemada sertaodan
kaçmaya çalışmaktadır. Salles’in ve zamandaşlarının sertaosu Cinema Novo’ya
göre daha romantik, daha fazla insani değerler vardır (Shaw, 2003: 169), ancak
sertaonun sorunlarından uzaklaşılmaktadır. Sertaonun mistik ve dinsel yanı ise
değişmemiştir (Bentes, 2003b: 126). Güneşin Arkasında, 19. yüzyılın sonlarında
Brezilya’da geçer. Walter Salles, filmi, Arnavut yazar Ismail Kadare’nin
romanından uyarlanmıştır. Bu filmde geleneklerden kaynaklanan bir baskı söz
konusudur. Kan davası sonucu oluşan ve birçok insanın hayatını etkileyen bir
durum vardır. Walter Salles,
Arnavut bir yazarın
eserinden senaryolaştırdığı filmiyle,
dünyanın her
tarafında adetlerin benzer olduğunu vurgulamaya çalışsa da,
Latin Amerika’da 19. yüzyıl hayatının bölgenin tamamında benzer olduğu
söylenebilir.
Arjantin Hikâyeleri ve Küçük Cennet Arjantin yapımı filmlerdir.
Arjantin Hikâyeleri’nde Arjantin’in Patagonya bölgesinde yolculuğa çıkan
insanların hikâyeleri anlatılırken, bölgenin geri kalmışlığı ve yoksulluğu
gösterilmektedir Küçük Cennet’de ise işsizlik sonrası kırsal alanlarda iş
bulmaya çalışan Felix, kırsal alanda iş bulur ama kırsalın da başka gelenekleri
vardır ve bu geleneklere uyum sağlayamayan Felix sonunda şehre döner ve çok
geçmeden öldürülür.
Avellaneda'nın Ayı, Anneyle Görüşmeler ve Başka Çıkış Var
mı, Arjantin yapımı filmlerdir ve Arjantin’in yaşadığı ekonomik kriz sonrası
orta sınıfın değişen yaşam koşullarını ele alırlar. Avellaneda'nın Ayı’nda bir
spor kulübünü ayakta tutmaya çalışan ama bir yandan bireysel ekonomik
problemlerle de uğraşmak zorunda kalan insanlar, kulübün spor salonunun satılmasına
engel olamazlar. Anneyle Görüşmeler’de işini kaybeden bir adamın burjuva
yaşantısını devam ettirebilmek için annesinin oturduğu evi satma çabaları
vardır. Başka Çıkış Var mı’da çalıştıkları demir yolu şirketi
özelleştirildikten sonra, çalıştıkları istasyonları kapatılıp işsiz kalan bir
grup işçinin sıkıntılı günleri anlatılır. İşsiz kalan bu insanlar, yeni
hayatlarında ne yapacaklarını bilemez. Bu insanlar, daha önce alıştıkları orta
sınıf hayat koşullarını kaybetmeleri üzerine çeşitli yollara başvururlar.
Bazıları yeni bir iş bulmaya çalışırken, aralarından intihar edenler ve şiddete
başvurarak hırsızlık yapmaya çalışanlar da olacaktır.
Şiddet-Gecekondu Filmleri
Latin Amerika sinemasında gecekondular şiddet kültürü içinde
ya da romantik bir şekilde müzik ve dans kültürü içinde gösterilirler (Bentes,
2003b: 129). Gecekondu ve şiddet ilişkisi Latin Amerika toplumunda ve
sinemasında çok önemli bir yer tutmaktadır. Uzun yıllar boyunca gecekondular
şiddetin, uyuşturucu trafiğinin merkezi olarak görülmüştür. Bu şiddet
yoksulluktan ve toplumsal eşitsizliklerden doğmaktadır. Sinema eskiden beri
şiddetin değişik biçimlerini perdeye yansıtmıştır, ama Latin Amerika sinemasında
hiçbir zaman şiddetin sunumu 2000’li yıllardaki kadar yoğun olmamıştır. Latin
Amerika sinemalarının bu konuya yönelmelerinin başında başarı kazanmış iki
filmin etkisi büyüktür. Meksiko City’nin kenar mahallelerindeki hayatı ve suç
dünyasını anlatan Paramparça Aşklar Köpekler ve Rio de Jeneiro’un
favelalarındaki şiddet dünyasının 30 yıllık bir periyodunu anlatan Tanrıkent
hem sanatsal açıdan çok başarılı bulunmuş ve uluslararası festivallerden birçok
ödüller kazanmış hem de ticari açıdan çok başarılı olmuş filmlerdir. Bu
filmlerin başarısı benzer hikâyeler anlatan filmlerin önünü açmıştır.
Latin Amerika filmlerinde gecekondularda yaşayanlar
eğitimsiz kişilerdir. Gecekonduda eğitim almak zordur. Bu filmlerde şehir
merkezi ile gecekondu arasındaki farktan söz edilirken, şehir merkezleri daha
düzenli, daha zengin gösterilir. Ancak merkezlere gidebilmek, orada
yaşayabilmek gecekondulardakiler için çok zor, hatta imkânsızdır. İyi bir
hayata kavuşabilmek için gecekondudan ve büyük şehirden uzaklaşmak gerekmektedir.
Bunun için gerekli maddi kaynaklara
ulaşılması için şiddet eylemlerine başvurulur.
Gecekonduların düzeltilebileceğine ya da oradan normal bir şekilde
uzaklaşılabileceğine dair bir yargı bulunmamaktadır. Gecekonduların
düzeltilebilmesi, daha yaşanılabilir yerler olabilmesi ise Machuca’daki gibi
gecekonduların yıkılması ile olabilmektedir.
1960 filmlerinde gecekondular asi ve çaresiz karakterlerin
yaşadığı yerlerdir ve devrimin işaretleri ya da başarısız bir modernizmin
temsilcisi olarak sunulmaktadır (Bentes, 2003b: 122). 1960’larda favelalar
ütopik, idealist hayaller içinde gösterilmekteyken, (Bentes, 2003b: 129)
2000’lerde şehir sadece özel suç ilişkileri ile değil, tamamen şiddetin
kontrolünde olarak ele alınmaya başlandı (Braga, 2001: 166). Brezilya’da şehir
hayatını anlatan filmler 1980’lerin sonundan itibaren genellikle Rio ve Sao
Paolo’nun kenar mahallelerinde geçmektedir. Bu şehirler Brezilya’nın yaşadığı
sorunların örneği gibi verilmektedir (Braga, 2001: 165). Rio’nun uzun bir
şiddet geçmişi vardır, cinayetler, uyuşturucu trafiği, polis rüşveti, askeri
şiddet Rio kültürünün bir parçası olmuştur (Braga, 2001: 171). Yeni sinemacılar
bu suç ve şiddet dünyasını klip estetiği ile anlatmaya başladılar. Tanrıkent ve
Carandiru’da şiddetin grafik temsili daha sonra çekilecek filmlere örnek
oluşturmuştur (Johnson, 2005: 12). Marjinal Sinema’dan beri Amerikan kara
filmleri temel referans olmaktadır (Xavier, 1997a: 263). 1980’lerde Amerikan
kara- filmlerinden yola çıkan ve suç öyküleri anlatan filmler yapılmaya
başlanmıştır (Braga, 2001: 166). Şehirdeki şiddet ve marjinal kahramanlar
1990’larda artmıştır. Takip, dedektif filmleri, büyük şehirlerdeki gece
hayatını gösteren filmler yapılmaya başlanmıştır (Xavier,1997a: 263). Glauber
Rocha’nın romantik eşkıyalarının yerini, şehirde yaşayan amaçsız eşkıyalar
almıştır (Xavier, 2003: 49). Yeni sinemada şiddet
adalet arama sonucunda gelmez, artık profesyonel bir iş
olmuştur (Xavier, 2003: 49). Gecekondu filmleri 1960’lardan politik perspektif
eksikliği ve estetik farklılıkları ile ayrılmaktadır (Bentes, 2003b: 122).
Gecekondu sorunuyla küçük çocukların yaşantısı açısından
ilgilenen Pixote: En Zayıfların Kurtuluşu daha eski tarihli bir filmdir. Filmin
açılış sekansında, Babenco, gecekondular ve orada yaşayan çocuklar üzerine
istatistiki bilgiler verir. Filmin devamında, çocuklar suçlu olup olmadıklarına
bakılmadan toplanarak ıslahevine gönderilir. Islahevinden kaçıp suç dünyasına
giren çocuklar teker teker ölürler. Gecekonduda yaşayan çocuklar için fazla bir
seçenek yoktur. Ya hapishanede ya da dışarıda öldürüleceklerdir. Filmin
kahramanının çekimlerden birkaç yıl sonra öldürülmüş olması (Shaw, 2003: 148),
gerçekle sinema arasındaki ilişki açısından ilginçtir. Pixote’dan 20 yıl sonra
yapılan filmlerin yine benzer hikâyeler anlatması Brezilya gerçeğinin fazla
değişmediğini göstermektedir. Yeni sinemanın şiddet ve gecekondu filmlerine en
fazla etkiyi Pixote yapmıştır. 2000’li yılların filmleri Pixote’daki olay
örgüsünün benzerlerini perdeye getirmektedir.
Brezilya’da, şiddet filmlerinin ulusal sinema olarak
gösterilmesine karşı eleştiriler yapılmaktadır. Glauber Rocha’nın ‘şiddetin
estetiği”ni Tanrıkent’in “şiddetin kozmetiği”ne dönüştürdüğü iddia edilmektedir
(Johnson, 2005: 13). Rocha’da belirli bir amaç için olan ve belli bir estetikle
verilen şiddet, Tanrıkent’de amaçsız ve aşırılılaşmış olarak sunulmaktadır.
Tanrıkent’de gecekondu ve şiddet ilişkisi 30 yıllık bir dönemde anlatır, bu 30
yıl içinde gecekonduların yapısı değişmez ama sayıları artarken şiddete karışanların
yaşı küçülmektedir. Tanrıkent Brezilya’nın
kenar mahallelerinde yaşayan, beyazlar, siyahlar, yerliler,
mulattolar ve mestizoların hepsi vardır ve bu insanlar ırksal ve etnik
ayrımlara bakılmaksızın ortak bir toplumun ve kültürün parçası olarak aynı
gerçeklikleri yaşamaktadır. Tanrıkent Brezilya sineması için bir dönüm noktası
olmuş ve ondan sonra aynı konuya odaklanan filmlerin sayısı artmıştır.
Tanrıkent’in açtığı bu yoldan birçok film gelmektedir. Yılın
Adamı (O Homem do Ano, Jose Henrique Fonseca, Brezilya, 2003), İstilacı (O
Invasor, Beto Brant, Brezilya, 2002) , Alt Kent (O Cidade Baixa, Sergio
Machado, Brezilya, 2005) bu filmlere örnektir. Bu filmlerin hepsinde kenar
mahallelerde başlayıp, bütün şehre yayılan bir şiddet söz konusudur.
Paramparça Aşklar Köpekler, Meksika’daki şiddeti ve maço
kültürünü anlatırken (Higginbotham, 2005: 275) uluslararası alanda başarılı
olmuştur. Paramparça Aşklar Köpekler, bir trafik kazasıyla birleşen üç ayrı
hikayede Meksiko City’nin hayatından kesitler vermektedir. Bir yandan zengin
gösteri dünyası varken diğer yandan gecekondularda köpek dövüşleriyle sembolize
edilen bir şiddet kültürü yaşanmaktadır.
Paramparça Aşklar Köpekler’e ve Tanrıkent’e benzeyen filmler
kıtanın diğer ülkelerinde de görülebilmektedir. Şili yapımı Kötü Kan (Mala
Leche, Leon Errazuriz, 2004), Kolombiya yapımı Suikastların Bakiresi (La Virgen
de los Sicarios, Barbet Schroeder, 2000), Ekvator yapımı Fareler, Sıçanlar,
Kemirgenler (Ratas, Ratones, Rateros, Sebastian Cordero, 1999), Venezüella
yapımı Secuestro Express (Jonathan
Jakubowicz, Venezüella, 2005) farklı ülkelerde yapılmalarına
rağmen benzer konuları benzer şekilde işlemektedir. Hepsinde kentler tamamen
şiddet ve suç ilişkilerinin merkezi olmuştur ve bu şehirlerde suç dünyasının
dışında yaşamak mümkün değildir. Bu filmlere göre, şehirlerde yaşanan şiddet
gecekondu kökenlidir ve gecekondu insanları şehir merkezlerine inerek sorun
yaratmaktadır. Şiddet filmleri yeni Latin Amerika sinemasının en önemli tematik
kaynağı görünümündedir.
Gençlik Filmleri
Latin Amerika sinemasında bir diğer önemli türü gençlik
filmleri oluşturmaktadır. Bu filmlerde gençliğin sorunları, hayata bakışları
anlatılmaktadır. Şiddet filmleri de genellikle gençlerin hayatlarından kesitler
verirken, gençlik filmlerinde genellikle işsizlik ve amaçsızlıkla karşı karşıya
kalmış gençlerin hayatı anlatılır.
Aniden17 (Tan de Repente, Diego Lerman, Arjantin, 2002),
kendilerine Mao ve Lenin diyen iki kız arkadaşın başka bir kızı kaçırmaları ile
yaşadıklarını anlatır. Her üç kızın da hayattan fazla beklentileri ve amaçları
yoktur. Buenos Aires 100 kilometre (Buenos Aires 100 Kilometros, Pablo Jose
Meza, Arjantin, 2004) gençliğin ilk yıllarındaki beş erkek karakterle
ilgilidir. Bu karakterlerin ekonomik sınırlılıklarla belirlenmiş hayatları
vardır ve bu sınırlılıkları aşabilecek, gelecekleri ile ilgili hayalleri bile
yoktur.
17 23. İstanbul Film Festivalinde büyük ödülü kazanmıştır.
Nina (Heitor Dhalia, Brezilya, 2004) Dostoyevski’nin, “Suç
ve Ceza”sından uyarlanmıştır. Brezilya’da bir yandan eğlenceler içinde
yaşarken, diğer yandan maddi manevi birçok sıkıntı içinde olan genç insanlar
söz konusudur. Kopyalayan Adam (O Homem Que Copiava, Jorge Furtado, Brezilya,
2003) ise para kazanmak için sahte para basmak, banka soymak gibi hayaller
kurarken piyangodan para kazanan bir adamla ilgilidir. Her iki filmde de maddi
sorunlar ön plandadır.
Yedi Başlı Hayvan (Bicho de Sete Cabeças, Lais Bodanzky,
Brezilya, 2001) ve Geçiş (De Passagem, Ricardo Elias, Brezilya, 2003) gençlerin
üzerindeki baskılarla ilgili filmlerdir. Gerçek bir hikâyeden uyarlanan Yedi
Başlı Hayvan’da çocuklarının uyuşturucu kullandığını zanneden bir aile onu bir
kliniğe kapatır ama klinik müşterisini kaybetmemek için onu uyuşturucu bağımlısı
yapmaya çalışır. Geçiş’de polis olmak için yatılı okula gitmeye hak kazanan bir
çocuğun kardeşi ve en iyi arkadaşı aynı günlerde suç dünyasına ilk adımlarını
atarlar. Aradan geçen sürede, daha polis olamadan, kardeşi hayatını kaybeder.
Brezilya’da favelalardan kurtulabilmenin tek yolu düzgün bir iş sahibi
olmaktır, işsiz ve eğitimsizler ise suç dünyasının içine girerler.
Ananı da..... ve Cinsel Bağımlılık (Dependencia Sexual,
Rodrigo Bellott, Bolivya, 2003) üst sınıftan gençlerin hayatlarını
anlatmaktadır. Ekonomik sıkıntıları olmayan bu gençler sadece eğlence
peşindedir ve hayatta başka amaçları yoktur. Cinsel Bağımlılık deneysel bir
biçimde çekilmiştir; filmin başından sonuna kadar, perde ikiye bölünerek iki
farklı açıdan iki ayrı görüntü verilmektedir.
Ördek Mevsimi (Temporada de Patos, Fernando Eimbcke,
Meksika, 2004) ve 25 Vat (25 Watts, Juan Pablo Rebella / Pablo Stoll, Uruguay,
2001) ayrı ülkelerde çekilmelerine rağmen her iki filmdeki gençler birbirlerine
benzemektedirler. Uruguay filmi olan 25 Vat’da gençlerin yapabileceği hiçbir
şey yoktur, gün boyunca amaçsızca dolaşırlar. Meksika filmi Ördek Mevsimi de
tek mekânda ve tek bir günde geçmesine rağmen hikâye benzerdir.
Toplumsal Bunalım Filmleri
Latin Amerika’da toplumun yaşadığı bunalımları anlatan
filmler de özellikle uluslararası seyirci açısından önemli bir yere sahiptir.
Kimlik sorunu, azgelişmişlik eleştirisi, ulusallık sorunu birçok filmde
görülmektedir. Bu problemlerin yanı sıra bazı ülkelerin kendilerine özgü
sorunları ve bunların sinemada yansıması da olabilmektedir.
Merkez İstasyonu Brezilya’nın azgelişmiş bir ülke olarak
perdeye yansımasıdır. Filmde karşılaştığımız insanların birçoğu okuma yazma
dahi bilmemektedir. Brezilya sinemasının en önemli temaları olan büyük
şehirlerdeki favelalardan kırsal alandaki sertaolara kadar uzanan bir yolculuk
üzerinden Brezilya’nın sorunları anlatılır. Kentlerin de, kırsal bölgelerin de
azgelişmişlikle, eğitimsizlikle, şiddetle bağlantılı sorunları vardır
ve bu sorunlar
hep beraber Brezilya toplumunun problemlerini
oluşturmaktadır. Walter Salles bu sorunları perdeye
getirirken bir yandan da bu sorunlara romantik bir bakış açısı sunduğundan
dolayı eleştirilere maruz kalmıştır.
Sömürgecilikle ilgili bir film olan Brava Gente
Brasileira’da (Cesur Yeni Brezilya, Lucia Murat, 2000) ise anlatı hem
Portekizli sömürgecilerin hem de bu sömürgecilerden birisinin tecavüz edip
sonra evlendiği yerli kadının bakış açısından verilir. Bu filmde sömürgeciliğin
yanı sıra, her iki tarafın aile kurumuna bakışı gösterilmeye çalışılırken
Avrupalı ve Amerikalıların farklılıkları vurgulanır ve Latin Amerika’nın sorunlarının
kökeninde sömürgeciliğin olduğu hatırlatılır. El Bonaerense (Pablo Trapero,
Arjantin, 2002) Arjantin’in azgelişmiş bir ülke olarak özeti gibidir. Film,
rüşvet, adam kayırma, haksız kazanç sağlama gibi sorunları polis teşkilatının üzerinden anlatmaktadır.
Herod'un Kanunu (La Ley de Herodes, Luis Estrada, Meksika,
1999) ve Günah Meksika yapımı filmlerdir. Herod'un Kanunu’nda modernlik ve
adalet götürmek için bir kasabaya giden (Guazar, 2003: 17) yönetici bir süre
sonra kendi kanunlarını yazmaya başlar ve halkı bu kanunlarla yönetmeye
çalışır. Film, Latin Amerika‘da sıkça karşılaşılabilecek bir durum olan
yöneticilerin keyfiliği sorununu eleştirir. Günah’da ise Latin Amerika
toplumlarında sıkça yapılmayan bir şey, kilise eleştirisi yapılmaktadır.
Santiago'nun Günleri (Dias de Santiago, Josue Mendez, Peru,
2004) ise, Peru’ya özgü bir soruna odaklanmaktadır. Peru’da 1990’larda gerilla
gruplarıyla mücadele etmek için
çok sayıda kişi
askere alınmıştır. Gerilla
savaşının sona
ermesiyle bu profesyonel askerlerin de askerlikleri bitmek
zorunda kalmıştır. Hayatlarında askerlikten başka bir şey yapmamış olan ve son
birkaç senelerini dağlarda geçiren bu insanların Lima hayatına alışmaları
zordur.
Maria, Merhamet Dolu (Maria Full of Grace Joshua Marston,
Kolombiya, 2004) ve Bu Hileli Hayatta (En la Puta Vida, Beatriz Flores Silva,
Uruguay, 2001) modern köleliği eleştiren filmlerdir. Kolombiya ve ABD ortak
yapımı olan Maria, Merhamet Dolu’da ABD Kolombiya arasında uyuşturucu kuryesi
olarak çalıştırılan kızların hikayeleri anlatılır. Uruguay filmi Bu Hileli
Hayatta’da ise Uruguay ile İspanya arasında seks kölesi olarak çalıştırılan
genç kızların dramı perdeye getirilir.
Miras (Herencia, Paula Hernandez, Arjantin, 2001) ve Yabacı
Toprak Latin Amerika’da yaşanan kimlik problemleriyle ilgili filmlerdir. Bu
filmler, Latin Amerika kimliğinin Avrupa ile bağlantısı üzerinedir. Yabacı
Toprak’da İspanya’ya gidip annesinin doğduğu yerleri görmeye çalışan birisi
varken, Miras’da Avrupalı birisine iş vermek zorunda kalan kadının kendi
Avrupalı geçmişiyle yüzleşmesi gözükmektedir. Köpek Bombon Arjantin’de yaşayan
yerlilerden, beyazlara ve Araplara kadar birçok farklı grubu perdeye getirir.
Bu insanlar, Arjantin toplumunun üyeleri olmalarına rağmen, halen anavatanlarından
getirdikleri geleneklerini de devam ettirmektedirler. Arjantinlilik nedir
anlamak için, birçok göçmen unsura bakmak gerekir (Rangil, 2001), Miras ve
Köpek Bombon Arjantinliliğin ne olduğunu anlayabileceğimiz filmler arsındadırlar.
Kimlik problemi Latin Amerika’nın en büyük problemlerinden
biri olmaya devam etmektedir. Bir yandan da Latin Amerika’nın ortak bir kültüre
sahip olduğunu ve ortak bir kimliğinin olması gerektiğini savunanlar vardır.
Jorge Sanjines, Fernando Solanas gibi yönetmenler, Simon Bolivar ve ‘Che’
Guevara gibi ortak bir Latin Amerika kimliğinin oluşturulmasından yanadırlar.
Latin Amerika ülkelerinin aslında birbirinden hiç de farklı olmadığını
savunurlar. Solanas’ın Yolculuk filminde Latin Amerika’nın içinde seyahate
çıkılır ve benzerlikler göz önüne getirilir. Yeni sinemadan benzer bir seyahati
anlatan, Che Guevara’nın gerçek öyküsünden yola çıkan Motosiklet Günlükleri
filminde de ortak bir Latin Amerika kültürü vardır. Latin Amerika içinde
seyahat edilirken, bütün Latin Amerikanın, sorunları, yoklukları ve
güzellikleriyle bir bütün olduğu vurgulanır. Walter Salles “Avrupa’dan farklı
olarak kimlik sorusu kristalleşmemiş toplumlarız. Bu yüzden bizi, birbirleriyle
çelişen biçimde gösterebilen sinemaya ihtiyacımız var’’ (Salles, 2003) derken
Latin Amerika kimliğinin değişkenliğinden söz etmektedir.
Bazı yönetmenlerse, etnik kimlikler üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Jorge Sanjines 1970’lerde And bölgesindeki yerliler üzerine
yoğunlaşıp bir yandan da bu bölgeyi bütün Latin Amerika’nın temsilcisi olarak
gösterirken, Daniel Burman, Buenos Aires’teki Yahudi azınlık üzerine odaklanır.
Burman’ın filmlerindeki Yahudi azınlık kendi mahallelerinde kapalı bir biçimde
yaşamakta, toplumun diğer kesimlerine entegre olmaya çalışmamaktadır.
Burman’ın, Mesihi Beklemek ve Kayıp Kucak filmlerindeki Yahudiler, kendilerini
tanımlarken, Arjantinli ya da Latin Amerikalı olmaktan önce dinsel kökenlerine
ve anavatanlarına gönderme yaparlar ve bir gün geri döneceklerine dair
inançları vardır. Latin Amerika’da, özellikle, 20.
yüzyıl göçmenleri yeni hayatlarına eklemlenme sorunu
yaşamaktadır ve Burman filmlerinde bu sorunla ilgilenmektedir. Arjantin
filmlerinde Avrupa bağlantısı kimliğin bir parçası gibi görünmektedir.
Filmlerdeki karakterler, kıtanın hiçbir yerinde olmadığı kadar, Avrupa’yla
bağlantılıdır ya da Avrupa’ya gitme arzusu içindedir.
Sinemada etnik kimliklerin vurgulanması, kimlik
politikalarına çözüm olarak görülmektedir (Xavier, 2003: 49). Latin
Amerika’daki olası etnik problemlerin azalması ve etnik farklılıklardan çıkan
sorunlar yerine etnik çeşitliliklerin zenginliklerinin vurgulanması için sinema
araçsal bir rol oynamaktadır.
SONUÇ
Latin Amerikan sineması içinden çıktığı toplumla karşılıklı
ilişki içindedir. Öncelikle toplumsal gelişmeler sinemayı çok yakından
etkilemektedir. Sinema üretimi toplumsal ve politik gelişmelere paralel
seyretmek zorunda kalmaktadır. Ekonomik, politik ve ideolojik olarak sinema
üretimi içinden çıktığı toplumla paralellikler barındırmaktadır. Diğer yandan,
tematik olarak Latin Amerika sineması içinden çıktığı toplumu yansıtmaktadır.
Latin Amerika sineması ana hatlarıyla toplumsal bir sinemadır.
Latin Amerika devletleri, özellikle 20. yüzyılda, toplumsal
yaşamı belirleyen bir konumdadır. Devletler, uzun yıllar baskı rejimleriyle,
son 25 yılda ise ekonomik sorunlar nedeniyle toplum üzerinde belirleyici
olmaktadır. Sinema da toplumun yansıması olarak devlete bağımlı hale gelmiştir.
Devlet sinema üretiminin temel bileşeni konumundadır. Sinemacılar, film
çekebilmek için devlet yardımına ve desteğine muhtaç duruma getirilmiştir.
Devlet ekonomik belirleyici rolüyle sınırlı kalmamış, zamanla filmlerin
içeriğini de etkilemeye çalışmıştır. Bazen programlı bir şekilde ama genellikle
sansür yoluyla filmlerin öyküsüne devlet eli uzanmaktadır. Ancak, devletin
sinema üzerindeki varlığı her zaman olumsuz yönde olmamakta, bunun yanı sıra
ulusal sinemaların yaratılması için destek olduğu dönemler de olmaktadır.
Sinema devlet ilişkisinin yanı sıra diğer toplumsal
gelişmeler de sinemayı etkilemektedir. Latin Amerika toplumları dünyanın hiçbir
yerinde olmayan bir melez
kültüre sahiptir. Temel olarak, Amerika, Avrupa ve Afrika
kültürlerinin karışımı olan ama içinde dünyanın geri kalan kısımlarından da
nüveler bulunduran bir etnik yapı ve onun sonucunda oluşan bir melez kültürü
barındırmaktadır. Melezlik beraberinde kimlik ve ulusallık gibi sorunları
getirmektedir. Bu melez yapı temel olarak sömürgeci geçmişin ürünüdür.
Sömürgeci dönemlerden itibaren, Latin Amerika merkez ülkeler arasında yer
alamamış, çevre ülke konumlarını devam ettirmiştir. Sömürgecilik 300 yılda
bitmiş gibi gözükse de ekonomik sömürgecilik biçiminde günümüze kadar devam
etmiştir. Merkezin dışında kalmanın sonucu olarak azgelişmişlik ve ekonomik
sorunlar Latin Amerika ülkelerinin temel sorunları arasındadır. Ekonomik
sorunlar kaynakların verimli kullanılamamasından kaynaklanmaktadır. Ekonomik
verimsizliğin bir sürü iç ve dış nedeni bulunmaktadır. Bu sorunlar yoksulluk,
azgelişmişlik, gecekondulaşma ve şiddet gibi birçok probleme yol açmaktadır.
Diğer yandan, Latin Amerika’da bir başkaldırma ve isyan kültürünün oluşması da
bu sorunlar neticesinde olmuştur. Tarihte gerilla mücadeleleri oluşturan başkaldırı
kültürü günümüzde toplumsal hareketleri oluşturmaktadır.
Toplumun sinemayı üretim açısından etkilemesinin yanında,
sinema da toplumunu yansıtmaktadır. Yaşanılan kültürel yapı ve sorunlar sinema
üretimini etkilemektedir. Latin Amerika sineması tematik kaynaklarını içinden
çıktığı toplumdan alır. Sinema, içinden çıktığı toplumu sorunları ve
güzellikleriyle yansıtmaya çalışmaktadır. Azgelişmişlikten, ekonomik sorunlara,
melezlikten, çokkültürlülüğe, sömürgeci geçmişin mirasından, şiddete kadar
Latin Amerika toplumlarının özellikleri sinemada yansımasını bulmaktadır.
Latin Amerika sinemasının tarihsel gelişiminde doğrusal bir
çizgi bulunmamaktadır. Bu gelişim sık sık kesintilere uğramıştır. Sinema
tarihinin en önemli dönemi 1960 ve 1970’lerin sinema hareketleri dönemidir. Bu
dönemde Latin Amerika sineması dünya çapında, akımları ve yönetmenleriyle
tanınır olmuştur. 2000’li yıllar, sinema akımlarından sonra ilk kez Latin
Amerika sinemasının dünya çapında yoğunlukla izlenme fırsatı yakaladığı dönem
olmuştur. Latin Amerika dışında yapılan çalışmalarda her iki dönemi birbiriyle
ilişkilendirme ihtiyacı duyulmaktadır. 2000’li yılların Latin Amerika sineması
ile sinema hareketleri arasında bağlantılar vardır ama, henüz yeni sinema,
sinema hareketlerinin devamı niteliğinde değildir. “Yeni sinema”, sinema
hareketlerinden etkilenmiştir, film biçimi, örgütlenişi gibi birçok
benzerlikler vardır, ama sinema akımlarının en önemi özelliği olan politik
radikallikleri yeni sinemada bulunmamaktadır.
1960’larda Latin Amerika’da oluşan sinema hareketleri
“üçüncü sinema” kavramı içinde incelenebilir. Bu dönem sinemada politik
radikalleşmenin en üst seviyede olduğu dönemdir. Bu radikalleşme, sinemadaki en
güzel ifadesini Latin Amerika’da bulmuştur. 1960’ların Latin Amerika sineması
kendi toplumlarını yansıtırken, uluslararası gelişmelerden de çok fazla
etkilenmiştir. 1960’lar bütün dünyada politik hareketliliğin olduğu dönemdir.
“Üçüncü sinema” da bu radikalleşmenin sinemadaki yansımalarından birisi
görünümündedir. 1970’lerin ortalarında askeri darbeler ve politik düzenin
değişmesiyle son bulan sinema hareketlerinin ardından geçen duraklama
döneminden sonra Latin Amerika sinemasında son on yılda yeniden hareketlenmeler
olmaktadır. 1995 sonrasında oluşmaya başlayan “Yeni Latin Amerika Sineması”
doğal olarak 1960’ların sinema
hareketleriyle karşılaştırılmaktadır. Her iki dönem de,
Latin Amerika’da sinemanın bağımsızlaştığı dönemlerdir ve birbirleriyle birçok
benzerlikler taşımaktadır, ancak günümüz sinemasının 1960’lardaki sinema
hareketlerinin devamı olduğunu söylemek henüz güçtür. 1960’lar, Latin
Amerika’da sinemanın devletin kontrolünden çıktığı ya da devletin olumlu
şekilde yönlendirdiği bir dönemdir, günümüzün sineması da devletin kontrolünde
değildir. 1960’ların özgürlük dönemi kısa sürmüşken, şimdiki sinemada temel
belirleyici ekonomidir.
“Üçüncü sinema” terimi Fernando Solanas ve Octavio
Getino’nun bulduğu bir kavramdır. Onların kavramlaştırmasına göre “birinci
sinema” Hollywood merkezli ticari sinema, “ikinci sinema” Avrupa merkezli
auteur sinemasıdır, ancak bu sinemaların temsilcileri diğer bölgelerde de
bulunabilir. “Üçüncü sinema” ise Üçüncü Dünya ülkelerinde oluşması muhtemel,
politik ve aydınlatıcı sinemadır. Bu terim 1980’lerde akademik çalışmalar
çerçevesinde, Solanas ve Getino’nun kullandığı bağlamdan biraz
uzaklaştırılmıştır. Solanas ve Getino, Cinema Novo gibi bazı sinema
hareketlerini “ikinci sinema” içinde değerlendirirken, 1980’lerden itibaren
1960’ların sinema hareketlerinin hepsi “üçüncü sinema” kavramının içine
sokulmuştur. “Üçüncü sinema” egemen sinema kodlarına karşı alternatif, militan
ve devrimci bir sinemadır. Politiklik en önemli amacıdır. Bu politikliğinin
sonucunda halkı aydınlatma, harekete geçirme gibi niyetleri vardır. “Üçüncü
sinema” Latin Amerika’da Solanas ve Getino’nun belgesellerinden Jorge
Sanjines’in filmlerine, Cinema Novo’dan, devrim sonrası Küba sinemasına ve Şili
Yeni Dalgasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Birçok farklı ülkede
farklı isimler altında hareketler oluşturmalarına rağmen, hepsinin benzer
koşullarda ve zaman diliminde
ortaya çıkmaları ve temel prensiplerinin benzer olmalarından
dolayı bu sinema hareketleri ortak bir paydada buluşabilmektedir. Bu dönem,
dünya sinema tarihi açısından da önem arz etmektedir.
Latin Amerika’da 1995’ten sonra oluşan yeni sinema “üçüncü
sinema” kavramının içine sokulamaz. Yeni sinema da konusunu toplumdan
almaktadır, ancak 1960’lardan farklı olarak politik idealizm ve radikalleşme
yeni sinemada bulunmamaktadır. Yeni sinema toplumsal, politik ama devrimci
olmayan bir yapı sergilemektedir. Latin Amerika’da 1995 sonrasının sinemacıları
oluşmakta olan yeni yapılarını teorik olarak destekleyememişler, yeni sinema
bireysel çabaların ürünü olarak kalmıştır. Solanas ve Getino’nun tanımlamasına
göre “ikinci sinema” temsilcileri yoğunluktadır. Yeni sinema herhangi bir
ülkede bir sinema akımı ya da hareketi de oluşturamamıştır, ancak farklı farklı
seslerin bileşiminden oluşan bir yapı sergilemektedir. Fransız yeni dalgasına
benzer bir şekilde birçok yeni ve eski sinemacı sinema yapmaya devam
etmektedir. Bu sinemacıların her birinin ayrı ayrı özellikleri bulunmasına
rağmen, çoğunluğu, filmlerinin konusunu toplumlarının yaşamakta olduğu
sorunlardan almaktadır. Yeni sinemada tematik bütünlük ya da benzerlik
bulunmaktadır, ancak toplumsal sorunlardan yola çıkan filmler 1960’lardan
farklı olarak çözüm üretmeye çalışmaz var olan durumu vermeye çalışır. Günümüz
sineması, toplumun içinden hayat kesitleri verir. Krizlerle, azgelişmişlikle,
baskılarla şekillenmiş bir toplumu, aşırı dramatizasyona kaçmadan sunmaya
çalışır.
Günümüzde sinema sektörü, pazar dengelerine bırakılmış
durumdadır. Latin Amerika sinemasının en büyük sorunları, dağıtım, televizyon
ve Hollywood rekabeti
ve devlet katılımı olarak gözükmektedir (Diegues, 2003:
26-29). Latin Amerika’da sinemanın 1990’ların başındaki krizi atlatmasında
devlet etkili olmuşken, son yıllarda çıkış yapmasında devletin etkisi fazla
değildir. Ama, devlet sinema ödülleri gibi uygulamalarla yeniden sektörü
denetimi altına almaya çalışmaktadır. Son dönem sinemasında, devletten çok
toplumun yaşadığı krizler etkili olmuştur. Yeni Latin Amerika sineması tematik
olarak bu krizlere dayanır ve krizlerden doğan insan dramlarını vermeye
çalışır.
1995‘den sonra oluşan “yeni sinema”, sinema tarihindeki
muhalif hareketlerden ayrılmaktadır. Tematik olarak her iki dönem birbirine
benzemektedir. Film biçimi olarak yeni sinema muhalif hareketlerden
etkilenirken, uluslararası bir estetikle yabancı izleyicilere filmlerini
anlamlı kılmaya çalışmaktadır. İki dönem arasında politik tavır farklılığının
yanında estetik farklılıklar da bulunmaktadır. Yeni sinema 1960’ların sinema
hareketlerinin yanı sıra kliplerin ve Hollywood sinemasının estetik biçiminden
de etkilenmiştir. 1960’ların sineması daha çok yerel seyirci için yapılıp,
onları harekete geçirmeye çalışırken, “yeni sinema”da uluslararası seyirciler
de önemlidir. Bunun için filmler yerel hikâyeler anlatsalar dahi yabancı
seyirciler için anlaşılır olmaya çalışılmaktadır. 1960’ların yerel
sorunlarınının yerini daha evrensel tamalar almaktadır.
1960’lar sineması ve 1995 sonrası sinema yapısal ve biçim
olarak farklılaşmaktadır, tematik olarak birbirleriyle benzemektedir, ama bu
temaların sunumları açısından farklılıklar bulunmaktadır. Film estetiği
açısından ise “yeni sinema” 1960’lardan etkilenmiştir ama tam anlamıyla devamı
niteliğinde değildir.
FİLM DİZİNİ
• 21 Grams
/ 21 Gram (2003) Alejandro Gonzalez Inarritu - ABD
• 25 Watts / 25 Vat (2001)
Juan Pablo Rebella / Pablo Stoll - Uruguay
• A Felacida / Ölüm (1970) Leon Hirzman - Brezilya
• Abril Despedaçado / Güneşin Arkasında (2001) Walter Salles - Brezilya, Fransa, İsviçre
• Amnesia (1994) Gonzalo Justiniano - Şili
• Amores Perros / Paramparça Aşklar Köpekler (2000) Alejandro Gonzalez Inarritu - Meksika
• Angel Extraminador / Mahvedici Melek (1962) Luis Bunuel - Meksika
• Anjo Nasceu / Bir Melek Doğdu (1969) Julio Bressane – Brezilya
• Antonia das Mortes (1969) Glauber Rocha – Brezilya
• B-Happy / Mutlu Ol (2003)
Gonzalo Justiniano - Şili, Venezüella, İspanya
• Barrevento / Dönen Rüzgâr (1962) Glauber Rocha - Brezilya
• Bang Bang (1971)
Andrea Tonacci - Brezilya
• Barrio Cuba (2004) Humberto Solas -Küba
18 Türkiye’de gösterime çıkmayan ve Türkçe karşılığı olmayan
filmler tarafımdan Türkçeleştirilmiştir.
• Batalla de Chile / Şili'nin Savaşı (1975, 1977, 1979) Patricio Guzman – Şili, Küba, Venezüella, Fransa
• Batalla en el Cielo / Cennette Savaş (2005)
Carlos Reygadas - Meksika, Fransa, Almanya, Belçika
• Bicho de Sete Cabeças / Yedi Başlı Hayvan (2001) Lais Bodanzky - Brezilya
• Bolivia / Bolivya (2001)
Adrian Caetano – Arjantin, Hollanda
• Bossa Nova (2000)
Bruno Barreto – Brezilya, ABD
• Brava Gente Brasileira / Cesur Yeni Brezilya (2000) Lucia Murat – Brezilya, Portekiz
• Buenos Aires 100 Kilometros / Buenos Aires 100 kilometre (2004) Pablo Jose Meza - Arjantin, İspanya , Fransa
• Caliche sangriento / Kanlı Nitrat (1969) Helvio Soto - Şili
• Camila (1984)
Maria Luisa Bemberg - Arjantin, İspanya
• Carandiru (2003)
Hector Babenco - Brezilya, Arjantin
• Cautiva / Esaret (2003) Gaston Biraben - Arjantin
• Central do Brasil / Merkez İstasyonu (1998) Walter Salles - Brezilya, Fransa
• Cidade de Deus / Tanrıkent (2002)
Fernando Meirelles / Katia Lund – Brezilya, Fransa, ABD
• Cobra Marcado Para Moner / 20 Yıl Sonra (1984) Eduardo Cautinho - Brezilya
• Como Agua Para Chocolate / Acı Çikolata (1992) Alfonso Arau – Meksika
• Como Era Gostoso Meu Frances / Küçük Fransız’ım Nasıl Lezzetliydi (1971) Nelson Pereira dos Santos – Brezilya
• Conversaciones con Mama / Anneyle Görüşmeler (2004) Santiago Carlos Oves - Arjantin, İspanya
• De Cierta Manera / Bir Yol ya da Diğeri (1977) Sara Gomez - Küba
• De Passagem / Geçiş (2003) Ricardo Elias - Brezilya
• Dependencia Sexual / Cinsel Bağımlılık (2003) Rodrigo Bellott – Bolivya, ABD
• Deus E Brasileiro / Tanrı Brezilyalıdır (2003) Carlos Diegues - Brezilya
• Deus E o Diabo na Terra do Sol / Siyah Tanrı, Beyaz Şeytan (1963) Glauber Rocha – Brezilya
• Dialogo de Exiliados / Sürgünlerle Diyaloglar (1974) Raul Ruiz - Fransa
• Diarios de motocicleta / Motosiklet Günlükleri (2004)
Walter Salles – Arjantin, Şili, Peru, ABD, İngiltere,
Almanya, Fransa
• Dias de Nietzsche em Turim / Nietzsche'nin Torino'da ki Günleri (2001) Julio Bressane – Brezilya
• Dias De Santiago / Santiago’nun Günleri (2004) Josue Mendez - Peru
• El Abrazo Partido / Kayıp Kucak (2003)
Daniel Burman - Arjantin, İspanya, İtalya, Fransa
• El Bonaerense (2002)
Pablo Trapero - Arjantin, Şili, Fransa, Hollanda
• El Chacal de Nahueltoro / Nahueltoro Çakalı (1969) Miguel Littin - Şili, Meksika
• El Cielito / Küçük Cennet (2004)
Maria Victoria Menis – Arjantin, Fransa
• El Coraje del Pueblo / Halkın Cesareti (1971) Jorge Sanjines - Bolivya, İtalya
• El Coronel no Tiene Quien le Escriba / Kimse Kolonel'e Yazmıyor (1999) Arturo Ripstein – Meksika, İspanya, Fransa
• El Crimen del Padre Amaro / Günah (2002)
Carlos Carrera - Meksika, Arjantin, İspanya, Fransa
• El Hijo de la Novia / Gelinin Oğlu (2001) Juan Jose Campanella - Arjantin
• El Metodo / Metod (2005)
Marcelo Pineyro – Arjantin, İspanya, İtalya
• El Perro / Köpek Bombon (2004) Carlos Sorin - Arjantin, İspanya
• El Viaje / Yolculuk (1992)
Fernando E. Solanas - Arjantin, Meksika, İspanya, Fransa,
İngiltere
• En la Puta Vida / Bu Hileli Hayatta (2001)
Beatriz Flores Silva - Uruguay, Arjantin, Küba, İspanya,
Belçika
• Esperando al Mesias / Mesihi Beklemek (2000) Daniel Burman- Arjantin, İspanya, İtalya
• Estadio Nacional / Milli Stad (2001) Carmen Luz Parot - Şili
• Eu Tu Eles / Ben, Sen, Onlar (2000) Andrucha Waddington - Brezilya
• Favela Rising / Gecekonduda İsyan (2005) Matt Mochary / Jeff Zimbalist - Brezilya, ABD
• Figli/Hijos / Kardeşler (2001)
Marco Bechis – Arjantin, İtalya
• Fresa y Chocolate / Çilek ve Çikolata (1994)
Tomas Gutierrez Alea / Juan Carlos Tabio - Küba, Meksika,
İspanya
• Garage Olimpo / Olimpo Garajı (1999) Marco Bechis - Arjantin, İtalya, Fransa
• Herencia / Miras (2001) Paula Hernandez - Arjantin
• Hermanas / Kızkardeşler (2005)
Julia Solomonoff – Arjantin, Brezilya, İspanya
• Historias de Futbol / Futbol Hikâyeleri (1997) Andres Wood - Şili
• Historias minimas / Arjantin Hikâyeleri (2002) Carlos Sorin - Arjantin, İspanya
• Il pleut sur Santiago / Santiago'da Yağmur Yağıyor (1976) Helvio Soto - Fransa, Bulgaristan
• Iluminados por el Fuego / Ateşle Aydınlanmış (2005) Tristan Bauer – Arjantin, İspanya
• Japon (2002)
Carlos Reygadas - Meksika, İspanya, Almanya, Hollanda
• Kamchatka (2002)
Marcelo Pineyro – Arjantin, İspanya
• La Battaglia di Algeri / Cezayir Savaşı (1966) Gillo Pontecorvo - İtalya, Cezayir
• La Cienaga / Bataklık (2001)
Lucrecia Martel - Arjantin, İspanya, Fransa
• La Dignidad de los Nadies / Kimsesizlerin İtibarı (2005) Fernando E. Solanas - Arjantin, Brezilya, İsviçre
• La Frontera / Sınır (1991) Ricardo P. Larrain - Şili, İspanya
• La Historia Oficial / Resmi Tarih (1985) Luis Puenzo - Arjantin
• La Hora De Los Hornos / Fırınların Saati (1968) Fernando E. Solanas / Octavio Getino - Arjantin
• La Ley de Herodes / Herod'un Kanunu (1999) Luis Estrada – Meksika
• La Muerte de un Burocrata / Bürokratın Ölümü (1966) Tomas Gutierrez Alea – Küba
• La Nacion Clandestina / Geleneksel Ulus (1989) Jorge Sanjines - Bolivya
• La Nina Santa / Küçük Azize (2004)
Lucrecia Martel - Arjantin, İtalya, İspanya, Hollanda
• La Nube / Bulut (1998)
Fernando E. Solanas - Arjantin, Fransa
• La Perla / İnci (1947)
Emilio Fernandez - Meksika, ABD
• La Vida es Silbar / Hayat Islık Çalmaktır (1998) Fernando Perez - Küba, İspanya
• La Virgen de la Lujuria / Şehvetin Bakiresi (2002) Arturo Ripstein - Meksika, İspanya, Portekiz
• La Virgen de los Sicarios / Suikastların Bakiresi (2000) Barbet Schroeder - Kolombiya, İspanya, Fransa
• Latitude Zero / Bolluk Sıfır (2001) Toni Venturi -Brezilya
• Le Cas Pinochet / Pinochet Davası (2002) Patricio Guzman – Şili, İspanya, Fransa, Belçika
• Los Hijos del Ultimo Jardin / Son Bahçenin Çocukları (2004) Jorge Sanjines – Bolivya
• Los Olvidados / Genç ve Düşmüş (1950) Luis Bunuel – Meksika
• Lucia (1968)
Humberto Solas - Küba
• Lugares comunes / Genel Mekânlar (2002) Adolfo Aristarain - Arjantin, İspanya
• Luna de Avellaneda / Avellaneda'nın Ayı (2004) Juan Jose Campanella - Arjantin, İspanya
• Machuca (2004)
Andres Wood - Şili, İspanya, İngiltere, Fransa
• Macunaima (1969)
Joaquim Pedro de Andrade - Brezilya
• Mala Leche / Kötü Kan (2004) Leon Errazuriz - Şili
• Maria Candeleira (1945) Emilio Fernandez - Meksika
• Maria Full of Grace / Maria, Merhamet Dolu (2004) Joshua Marston – Kolombiya, ABD
• Martin Hache (1997)
Adolfo Aristarain - Arjantin, İspanya
• Matou a Familia e Foi ao Cinema / Ailesini Öldürdü, Sinemaya Gitti (1969) Julio Bressane - Brezilya
• Memoria del Saqueo / Yağma Anıları (2004) Fernando E. Solanas, Arjantin-Fransa-İsviçre
• Memorias del Subdesarrollo / Azgelişmişlik Anıları (1968) Tomas Gutierrez Alea - Küba
• Miel para Oshun / Oshun İçin Bal (2001) Humberto Solas - Küba, İspanya
• Narradores De Jave / Masalcılar (2003) Eliane Caffe – Brezilya, Fransa
• Nazarin (1959)
Luis Bunuel - Meksika
• Nina (2004)
Heitor Dhalia - Brezilya
• No se lo Digas a Nadie / Kimseye Söyleme (1998) Francisco J. Lombardi - Peru, İspanya
• Nueve reinas / Dokuz Kraliçe(2000) Fabian Bielinsky - Arjantin
• O Bandido da Luz Vermelha / Kırmızı Işık Haydudu (1968) Rogerio Sganzerla - Brezilya
• O Caminho das Nuvens / Dünyanın Ortası (2003) Vicente Amorim - Brezilya
• O Cangaceiro / Eşkıya (1953) Lima Barreto - Brezilya
• O Cidade Baixa / Alt Kent (2005) Sergio Machado – Brezilya
• O Homem Do Ano / Yılın Adamı (2003) Jose Henrique Fonseca – Brezilya
• O Homem Que Copiava / Kopyalayan Adam (2003) Jorge Furtado – Brezilya
• O Invasor / İstilacı (2002) Beto Brant - Brezilya
• O Primeiro Dia / İlk Gün (1998)
Walter Salles / Daniela Thomas - Brezilya, Fransa
• Ojos Que no Ven / Gözlerin Görmediği (2003) Francisco J. Lombardi - Peru
• Olga (2004)
Jayme Monjardim – Brezilya
• Onibus 174 / Otobüs 174 (2002)
Jose Padilha / Felipe Lacerda - Brezilya
• Orfeu / Orfeus (1999) Carlos Diegues - Brezilya
• Oriana (1985)
Fina Torres - Venezüella, Fransa
• Oz Deuses e Mortes / Tanrılar ve Ölüler (1970) Ruy Guerra - Brezilya
• Oz Fuzis / Tüfekler (1963) Ruy Guerra - Brezilya
• Pantaleon y las Visitadoras / Kaptan Pantolon ve Özel Servisler (2000) Francisco J. Lombardi - Peru, İspanya
• Pizza, Birra, Faso / Pizza, Bira, Sigara (1998) Adrian Caetano / Bruno Stagnaro - Arjantin
• Pixote: A Lei do Mais Fraco / Pixote: En Zayıfların Kurtuluşu (1981) Hector Babenco - Brezilya
• Proxima Salida / Başka Çıkış Var mı (2004) Nicolas Tuozzo - Arjantin
• Ratas, Ratones, Rateros / Fareler, Sıçanlar, Kemirgenler (1999) Sebastian Cordero - Ekvator
• Raymundo (2002)
Ernesto Ardito / Virna Molina – Arjantin
• Río Escondido / Saklı Nehir (1948) Emilio Fernandez – Meksika
• Roma (2004)
Adolfo Aristarain - Arjantin, İspanya
• Salvador Allende (2004)
Patricio Guzman - Şili, İspanya, Fransa, Belçika, Meksika,
Almanya
• Secuestro Express (2005) Jonathan Jakubowicz - Venezüella
• Sentimientos: Mirta, Liniers a Estambul / Mirta, Liniers’ten İstanbul’a (1987) Jorge Coscia, Guillerme Saura - Arjantin
• Soy Cuba-Ya Kuba / Ben Küba (1964) Mikheil Kalatozishvili - Sovyet Birliği, Küba
• Suite Habana / Havana Suit (2003) Fernando Perez – Küba
• Sur / Güney (1988)
Fernando E. Solanas - Arjantin, Fransa
• Tan de Repente / Aniden (2002) Diego Lerman - Arjantin, Hollanda
• Tangos, l'exil de Gardel / Tangolar, Gardel’in Sürgünü (1985) Fernando E. Solanas - Fransa, Arjantin
• Temporada de Patos / Ördek Mevsimi (2004) Fernando Eimbcke – Meksika
• Terra em Transe / Kederli Toprak (1967) Glauber Rocha – Brezilya
• Terra Estrangeira / Yabancı Toprak (1996)
Walter Salles / Daniela Thomas - Brezilya, Portekiz
• Tierra del fuego / Sisli Toprak (2000) Miguel Littin - Şili, İspanya, İtalya
• Tieta do Agreste / Agreste'li Tieta (1996) Carlos Diegues - Brezilya, İngiltere, Fransa
• Tinta Roja / Kırmızı Mürekkep (2000) Francisco J. Lombardi - Peru, İspanya
• Tres Tristes Tigres / Üç Mutsuz Kaplan (1969) Raul Ruiz - Şili
• Ukamau (1966)
Jorge Sanjines - Bolivya
• Ultima Luna / Son Ay (2005)
Miguel Littin- Şili, Meksika, İspanya
• Un de Noviembre / Kasım’da Bir Gün (1972) Humberto Solas - Küba
• Un Mundo Menos Peor / Daha Az Kötü Bir Dünya (2004) Alejandro Agresti - Arjantin
• Un Oso Rojo / Kızıl Ayı (2002)
Adrian Caetano - Arjantin, İspanya, Fransa
• Valparaiso mi amor / Valparaiso, Aşkım (1969) Aldo Francia - Şili
• Vidas Secas / Kıraç Hayatlar (1963) Nelson Parreira Dos Santos – Brezilya
• Viridiana (1961)
Luis Bunuel – Meksika, İspanya
• Voces Inocentes / Masum Sesler (2004) Luis Mandoki - Meksika, ABD
• Y Tu Mama Tambien / Ananı da..... (2001) Alfonso Cuaron - Meksika, ABD
• Yawar mallku (1969) Jorge Sanjines - Bolivya
• Yo, la peor de todas / Ben, Hepsinin En Kötüsü (1990) Maria Luisa Bemberg – Arjantin
Kaydol:
Kayıtlar
(Atom)
ayrıntılar
Blogger tarafından desteklenmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder